Bir Heykelin Gölgesinde - Arzu sergi1

📷Rojda Yiğit

Mor Dayanışmalı kadınlar olarak, 10 Mayıs’ta Kemeraltı Antikacılar Çarşısı’ndaki The Letter Art Gallery’de açılışı yapılan Arzu Oto’nun ikinci kişisel sergisi Bir Heykelin Gölgesinde’yi ziyaret ettik. Mart 2023’de yapay zeka ve sanatı birleştirdiği ilk kişisel sergisi olan Nabız, Portekiz’in Lizbon kentinde bulunan kar amacı gütmeyen sanat mekânı Hypercube Space’te sanatseverlerle buluştu. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nden mezun olan Arzu, 2023 yılında aldığı sanatta yeterlilik derecesiyle sanatçı ve akademisyen olarak çalışmalarına devam ediyor.   

Resim, heykel ve yerleştirmelerden oluşan ikinci kişisel sergisinde, kadınların farklı alanlardaki varoluşu ve direnişi oldukça etkileyici. Arzu, kadınları şehirde, kampüste, ormanda, var oldukları ve direndikleri her yerde, resmetmiş. Akademik ve sanatsal üretim hayatını bir arada yürüten Oto’nun bu yaklaşımı, yalnızca bir sanatçı değil, aynı zamanda bir feminist akademisyen olarak da kadınların sesini duyurmaya çalıştığını gösteriyor. Bu temsiliyetin, özellikle bugünün politik bağlamında çok kıymetli. Venüs gibi çoğunlukla dişilik, estetik ve aşk ile ilişkilendirilen bir heykelin, kampüs gibi bilimin ve özgür düşüncenin alanında konumlandırılması, hâlâ kız çocuklarının okula gönderilmediği, küçük yaşta evlendirildiği bir ülkede, önemli ve sembolik bir politik duruş.

Akbelen direnişinden ilhamla yaptığı resimler ise toprağına, havasına, doğasına sahip çıkan ve giderek otoriterleşen iktidara karşı direnen kadınları güçlü bir biçimde yansıtıyor. Sırtında çocuğuyla, elinde baltasıyla betimlenen kadın heykeli, kadınların görünmeyen emeğine ışık tutuyor.

Aşağıda, sanatçının gözünden sergiye bir pencere açan söyleşimizi bulabilirsiniz.

Merhaba Arzu, ikinci kişisel sergin için seni tebrik ederim. Bize kısaca kendinden ve sanat üretiminde seni motive eden temel yaklaşımlardan bahseder misin?

Lisans, yüksek lisans ve sanatta yeterliğimi Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünde tamamladım. 2009’dan bu yana aynı kurumda araştırma görevlisi olarak çalışıyorum. Sanatta yeterlik tezim “çağdaş sanat ve cinsiyet teorileri” ilişkisine odaklanıyordu. Çalışmalarımda da uzun bir süredir tez süresince yaptığım araştırmanın etkileri var. Türkiye’deki kadın hareketlerinin, toplumsal ve politik etkileri çalışmalarımın en büyük esini.

Bir Heykelin Gölgesinde başlığı sanatsal olduğu kadar politik bir anlam da taşıyor. Bu başlığı nasıl seçtin ve senin için neyi simgeliyor?

Sergi kamusal alan heykelleri ile başladı. Kamusal alan heykellerinin özellikle hafıza ve iktidarla yakından ilişkisi var. İçinden geçtiğimiz politik karanlığı çağrıştırdığı için ve sergi, bugünü anlama çabası içinde olduğu için bu adı tercih ettim.

Sergide resim, heykel ve yerleştirme gibi farklı disiplinleri bir araya getiriyorsun. Malzeme ve teknik tercihlerinin sergideki kavramsal anlatımla ilişkisi üzerine neler söylemek istersin?

Sergiyi oluştururken anlama eşlik edecek biçimsel ve teknik şeyleri de bir arada düşünmeyi gerektiriyor. Bu sergi heykeller aracılığıyla güç, iktidar, otoriterleşme gibi kavramları merkezine alıyor. Bu sebeple sergide heykeller, gölgeleri ile yerleştirme ışıyan figürlere dair çağrışımları ile yer aldılar.

Bir Heykelin Gölgesinde - Arzu sergi2

Sergideki gölge-ışık ilişkisi bana sadece karanlığı değil, bir tür hareket, hatırlama ve birlikte düşünme alanlarını da çağrıştırdı. Sen bu gölgeyi nasıl yorumluyorsun?

Sergide, karanlığı içinden geçilen baskıcı politik iklim ile ilişkilendiriyorum.

Geçmiş çalışmalarında da kent belleğine eğilmişsin. Bu sergide Kültürpark gibi İzmir’in tarihsel ve politik açıdan yüklü bir alanı yeniden yorumluyorsun. Kent belleği senin sanatında nasıl bir iz bırakıyor?

Kentle ve  kolektif hafıza ile ilişki kuran bir sergi olmasını istedim. Sergideki birçok şey, hem benim kişisel tarihimde hem de Türkiye tarihinde yeri olan mekanlara, heykellere atıflar yapıyor. Bu sebeple daha güçlü bir ilişki içinde ele alabiliyorum bu konuları.

Yüksek lisans tezinde doğayı “ruhsal bir bütünlük” temsili olarak ele almışsın. Tezinde doğayı çalışma şeklin, sergindeki Akbelen direnişinden ilhamla yaptığın resimlerini nasıl etkiledi? 

Birçok ilgi alanım var geçmişten bugüne benimle yolculuk eden. Ama bu soruyu ve bağlantıyı kurmak ilginç ve güzel. Doğayla kurduğum ilişki, bugünün kadın hareketleri ile harmanlanıyor. Yıkıma ve talana karşı duran doğayı, köyü, ormanı savunan kadınlar, köylü hareketlerinde başı çekiyorlar. Tanımlanmış  cinsiyet rollerinin dışında, politik özneler olarak yer alıyorlar bu sergide de.

Bir feminist olarak sanat üretmek senin için ne anlam ifade ediyor? Kadınları odağına alan figürlerin, geçmiş ve bugün ve gelecek arasında nasıl bağ kuruyor sence?

Geçmiş ve bugünü araştırmak kadınların deneyimlerini buluşturuyor bana kalırsa. Sergide de böyle zamansal katmanlar olsun istedim. Kadın özgürleşmesi için emek vermiş kadınların, bugünkü hareketteki katkısına dikkat çekmeyi önemsedim. 

Bu sergide yer alan kadın figürleri, özellikle direnişteki kadınlar ve tarihsel kadın temsilleri bir tür feminist tarih yazımı gibi. Bu portrelerin, bugünün kadın mücadelesiyle nasıl bir bağ kurduğunu düşünüyorsun?

Bugünün kadın mücadelesinde kadınlar olarak çizdiğimiz patikanın, verdikleri emek ve çabanın çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. Sabiha Sertel, Nebahat Hamit gibi kadın özgürleşmesinde yer almış Türkiye’nin birinci kuşak feministleri öncü rolleri ile yer alıyorlar. Bugünkü kadın hareketini anlamada geçmişte verilen mücadelenin büyük önemi var. Bu sebeple sergide de onlara yer verdim.

Bir Heykelin Gölgesinde - Arzu sergi3

Arzu’nun sergisi, 7 Haziran’a kadar Kemeraltı Antikacılar Çarşısı’ndaki The Letter Art Gallery’de ziyarete açık. Kadınların politik bir özne olarak yer aldığı bu etkileyici sergiyi herkesin görmesini isterim.


TR