(Temel Conta Direnişi Notları 2)1
Mor Dayanışma İzmir İl Örgütü olarak 60 gündür direnen Temel Conta işçilerinin haklı mücadelesini büyütmek için fabrika önündeki grevi takip etmeye devam ediyoruz. Grev alanından notlarımızı aktarıyoruz:
“Sizi aç bırakırım!”
İşçilerin morali yüksek, haklılıklarına olan inançları tam. Fabrikadaki sömürü çarkının biraz dışına çıkınca, özellikle uzun yıllardır Temel Conta’da çalışanlar, nasıl bir sömürüye maruz kaldıklarını daha iyi anladıklarını anlattılar. İnsan onurunu hiçe sayan sayısız uygulamadan bahsettiler.
Yeni başlayan işçilerden bazıları, kendilerine verilen vaatlerle içerideki uygulamanın hiçbir şekilde uyuşmadığını, bu yüzden yeni başlamasına rağmen uzun yıllardır orada çalışan işçilerle beraber greve çıktığını söylediler. İşe alımda çocuk yardımı, performans primi, 3 ikramiye, yakacak yardımı (var 3 taksit) gibi vaatlerle işe alım yaptıklarını aktaran bir işçi “Çok iyi bir yere başladığımı düşünmüştüm. İşe başladığında tüm vaatlerin yalan olduğunu anladığımda greve çıkmakta hiç tereddüt etmedim.” dedi. Patronun grev kararını duyduğunda “Sizi aç bırakırım!” tehditlerine karşı işçiler, “Fakiri fakirlikle tehdit ediyor. Biz hiçbir zaman aç kalmayız, ama kendisi biraz daha az kâr edecek diye çok korkuyor.” dediler.
“Tuvalete çok gidiyorsun”
İşçiler, patronun kameralardan sürekli onları gözetlediğini, sonra yanına çağırıp “Çok tuvalete gidiyorsun.” dediğini belirttiler. İşçiler, sürekli gözetlenmenin çok rahatsız edici olduğunu, gözetlenmek yerine turnike kurulmasını talep ettiklerini, artık buna razı olduklarını, böylece gözetlenmekten kurtulacaklarını, zaman zaman da kilitlenen tuvaletlerin kapısının açılabileceğini umduklarını söylediler.
“Çok büyük fedakârlıklarla çalışmamıza, patron söylemeden işler tamamlansın diye mesaiye kalmamıza rağmen çok büyük bir sömürüyle, baskıyla karşılaştık. Patrona, müdüre bile ihtiyaç duymadan büyük bir özveriyle çalışıyorduk. Bunun karşısında bizimle masaya dahi oturmadı.” dediler.
“İçerisi de dışarısı kadar soğuk”
Aslında fabrikaya bir havalandırma yapıldığını ancak usullere uygun olmadığı için çevreciler tarafından kapattırıldığını, bu yüzden zehirli kimyasalları solumak zorunda kaldıklarını, çoğunlukla da kapıları açtıklarını ve bu yüzden açık havada çalışıyormuş gibi bir soğukta çalıştıklarını anlattılar. Eskiden polar verilidiğini, bu sene onu da vermediklerini, iyice kölelik düzenine mahkûm edildiklerini söylediler.
Sendikalı olmak ya da olmamak
Temel Conta’nın işe alımlarda başvuranlara sendikalı olup olmadıklarını sorduğunu, hâlihazırda çalışan işçilere ise e-devletini açtırıp sendikalı olup olmadığını kontrol ettiğini, eğer sendikalı değilse prim ve alışveriş kartı verdiğini söylediler. Yeni başlayanlara, sendikalı işçilerle konuşmaması konusunda uyaran patronlar, sendikalı olunmaması için böyle bir baskı oluşturduğunu belirttiler.
“Burada yanan grev ateşi patronların inadını kırıyor. 2025 Türkiye’sinde biz sendikalı olmanın yasal hakkımız olduğunu göstermek için mücadele ediyoruz, inanılmaz geliyor bazen. Bize dayatılan kötü koşullara boyun eğmiyoruz. Devletin patronlara bir yaptırımı olmalı. Gasp etmek normalleşmiş durumda.” dediler.
“Kadınların grev yapamayacağını düşünüyordu kesin”
Kadın işçiler, ailelerinden tam destek aldıklarını, çocuklarının da onlarla beraber slogan atmayı öğrendiklerini, çocuklarının anneleri soğukta beklediği için üzüldüklerini ama onurlu bir mücadele verdiği için gururlandıklarını aktardılar. İşçiler, mücadelelerinden oldukça emin bir şekilde doğru yolda olduklarından şüphe duymadıklarını, çocuklarına da iyi bir örnek olduklarını belirttiler.
“Diğer fabrikalar da hareketli”
İşçiler, birçok fabrikadaki arkadaşlarının da bu kölelik koşullarından bunaldığını, emeğinin karşılığını alamadıkları için çok öfkelendiğini anlattılar. “Ben 10-12 saat çalışarak emeğimin karşılığını istiyorum. Sanki bana sadaka veriyor. Herkes bi cesaretlenip şarteli 2 saat kapatsa gör bak ertesi gün her şey nasıl da yoluna giriyor.” dediler.
