📷bianet
19 Mart’ta, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması sonrası ülke genelinde, hatta Avrupa’nın kimi kentlerinde de birçok eylemler yapıldı. Hem öğrencilerin hem de halkın aktif olarak katıldığı bu eylemler, devletin sönümleme ve bastırma çabalarıyla birlikte akademik ve ekonomik boykotlara, forumlara ve dayanışma toplantılarına dönüştü. Ekonomik boykotun sebep ve sonuçları açık bir şekilde anlaşılabilir ve kabul edilebilirken, üniversite öğrencilerinin akademik boykot ve protestoları aynı karşılığı ve anlayışı bulamıyor. Öğrencilerine destek veren akademisyen ve eğitimciler eleştirilerle hatta cezalarla karşılaşıyor. Bir akademisyen olarak bu yazıda akademik boykot ve öğrenci protestolarının ne olduğunu ve etkilerinin neler olabileceğini incelemek istedim.
Akademi, akademik ortam ve akademisyenlik dediğimizde ne anlıyoruz?
Akademik boykot ve öğrenci protestolarının boyutlarını anlayabilmek için akademinin, üniversitenin ve üniversite öğrencisi olma kavramlarının anlaşılması önemli. Günümüzde bu kavramlar, dünyanın pek çok yerinde içi boşaltılmış bir şekilde kullanılıyor. Biz akademi dediğimizde bilgi üretiminin iktidar ilişkilerinden bağımsız üretilebildiği, eleştirel düşüncenin ve özgür tartışmaların yapılabildiği bir alandan bahsetmeliyiz. Aynı zamanda akademisyen olmanın da toplumsal sorumlulukları vardır. Akademisyenlerin ders anlatmak ve araştırma yapmak kadar bilgiyi yayma ve iktidarı sorgulama yükümlülükleri de vardır. Akademisyenlik yalnızca bilimsel değil, aynı zamanda etik ve politik bir duruş da gerektirir. Fakat tüm dünyada artan baskıcı rejimler sebebiyle üniversiteler yalnızca var olan bilgilerin aktarıldığı, bilgiyi sorgulayan, yeniden üreten ve dönüştüren kişilerin susturulduğu bir yere dönüşmüş durumdadır.
Üniversiteler sadece meslek edinmek için gidilen okullar yükseköğrenim kurumları değil, aynı zamanda farklı geçmişlerden gelen insanların bir araya gelip fikir alışverişinde bulundukları, politik olarak bilinçlendikleri ve kolektif yaşama dair deneyimler kazandıkları yerlerdir. Akademinin ve üniversitelerin önemi bu anlamda hem bireysel hem de toplumsal dönüşümün zemini olabilir.
Üniversite öğrencisi olmak demek ise 12 yıllık zorunlu eğitimin devamı gibi sadece ders ve sınavlara girmek, diploma almak olmamalıdır. Gençler dayanışmayı, kendini ve toplumu sorgulamayı pratik etmelidir. Tarihteki örneklere bakıldığında da öğrenciler haksızlıklar karşısında hep seslerini yükseltmiş, hakikat arayışının, adaletin ve özgürlüğün sesi olmuşlardır.
Oslo Üniversitesinde yapılan bir araştırma üniversiteler ve protestolar arasındaki ilişkiyi coğrafi kodlanmış verileri kullanarak incelemiştir.1 Bu veriler doğrultusunda protestoların üniversite olan bölgelerde yoğunlaştığı görülmüştür. Üniversiteler, öğrenciler arası organizasyon ve sosyal ağları güçlendirir. Kampüs hayatını tecrübe eden öğrenciler arasında örgütlenme ve kolektif yaşam bilinci artar. Bu sayede öğrenciler politik farkındalık kazanabilir ve eylem sorunları ile bilinçli bir şekilde baş edebilirler. Üniversiteler ve protestolar arasındaki bu ilişki, baskıcı rejimlerle yönetilen ülkelerde çok daha açık bir şekilde görülebilmektedir.
Harvard Üniversitesinde yapılan diğer bir araştırma ise öğrenci konsey, birlik ve sendikalarının protestolardaki rolü ve etkisini incelemiştir.2 Üniversite öğrenci konseyleri dünyada birçok üniversitede kabul gören yapılar olsa da daha çok üniversite yönetimi ve öğrenciler arasında bir denge oluşturmaya çalışan ve otoriteyle ilişki kuran yapılardır. Öğrenci birlikleri ve sendikaları ise çok daha az ülkede görülür. Öğrenci hareketlerinin örgütlenmesinde ve politik bilincin yaygınlaşmasında önemli bir yere sahiptir. İskandinav ülkelerinde olduğu gibi öğrenci birlik ve sendikaları desteklenebilir. Baskıcı rejimle yönetilen ülkeler ise bu tarz yapıları yasaklar veya iktidar tarafından kontrol edilebilecekleri şekilde varlıklarına izin verir.
Öğrenci protestolarının hedefleri ve amaçları toplumda huzursuzluğa ve haksızlığa sebep olan konulardan üniversite politikaları gibi çeşitli konulara olabilir. Hem dünya hem de Türkiye tarihinde bu tarz protestoların sayısı ve önemi fazladır. Yakın zamanda Sırbistan ve Bulgaristan örneklerini inceleyebiliriz. Kasım 2024’te Novi Sad’da bir tren istasyonun çatısının çökmesi ve 15 kişinin hayatını kaybetmesi sebebiyle başlayan protestolar, ülke genelindeki kitlesel protestoların yanında üniversitelerde fakülte işgalleri ve derslerin boykot edilmesi ile desteklenmiştir. Öğrenciler, bu protestolar ile hem kazadan sorumlu kişilerin hesap vermesi ve yolsuzlukla etkin mücadele edilmesi gibi toplumsal konulardaki taleplerini belirtmiş hem de öğrencilere yönelik saldırıların soruşturulması ve eğitim bütçesinin arttırılması gibi üniversite hayatlarıyla ilgili taleplerini belirtmişlerdir.3,4 Bulgaristan’da, anayasa mahkemesinin medya patronu Delyan Peevski’nin milletvekilliğine geri dönmesine izin veren kararı üzerine başlayan öğrenci protestoları yozlaşmış siyasi düzene karşı kitlesel bir tepki olmuştur.5
Türkiye tarihinde de öğrenci protestoları büyük bir öneme sahip. 1940’lardan itibaren iktidar karşıtı protestolardan bahsedebiliyor olsak da Türkiye’de öğrenci hareketlerinin en sembolik dönemlerinden biri 1968’dir. Tüm dünyada artan savaş karşıtı eylemlerle birlikte Türkiye’de de ABD’nin Vietnam’a müdahalesine karşı tepkilerle başlayan öğrenci protestoları, üniversite özerkliği, parasız eğitim ve antiemperyalist mücadele talepleriyle büyümüştür. Üniversite işgalleri ve akademik boykotlar Ankara Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde (ODTÜ) yaygınlaşmıştır. Üniversitelerin geçmişindeki bu mücadele ruhunun kaybolmadığını günümüz eylemlerindeki aktif rollerinden görebiliyoruz. 1980 darbesiyle birlikte bastırılan hareketler 1996’da başlayan harç protestoları ve özgürlük talepleriyle yeniden alevlendi. 1980 darbesi sonrasında kurulan Yükseköğretim Kurumuna (YÖK) karşı başlayan eylemler, öğrencilerin “Parasız Eğitim, Demokratik Üniversite” talepleriyle birçok şehre yayıldı. Hem dünyada hem de Türkiye’de yaygınlaşan ve güçlenen feminist mücadeleler sonucunda kadın öğrenciler üniversite içinde cinsiyetçiliğe karşı örgütlendiler. Türkiye’de asla sonu gelmeyen politik çalkalanmalar sebebiyle öğrenci hareketleri zaman zaman bastırılmış olsa da her zaman farklı şekillerde de olsa var olmaya devam etti. Öğrenci yurtlarının kötü koşullarından üniversitelerdeki ifade özgürlüğü ihlallerine, nükleer santral karşıtı eylemlerden LGBTİ+ yürüyüşlerine kadar birçok politik başlıkta ön saflarda yer aldılar.6
Yakın dönem öğrenci protestolarına 2021 yılında, Boğaziçi Üniversitesine rektör olarak atanan Melih Bulu’nun, üniversite bileşenlerinin görüşü alınmadan ve demokratik süreçler işletilmeden atanması sebebiyle başlayan Boğaziçi direnişini örnek verebiliriz. Öğrenciler barışçıl eylemler düzenlemiş olsalar da atanmış rektörün polislerin kampüse girmesine izin vermesi ve polislerin öğrencilere uyguladığı sert müdahale protestoların büyümesine sebep olmuştur. Ülke genelinde hem üniversite öğrencilerinde hem de akademisyenler de insan hakları ihlalleri ve ifade özgürlüğü konusunda endişelere yol açmıştır.7
Akademik boykotun boyutlarını anlamak ve öğrenci protestoları ile nerelerde ayrılır görebilmek için boykotun tanımından başlamanın daha iyi olduğunu düşünüyorum. Boykot kelime anlamı olarak Türk Dil Kurumu tarafından şu şekilde tanımlanıyor:
Boykot8:
1. Bir işi, bir davranışı yapmama kararı alma.
2. Bir kimse, bir topluluk veya bir ülkeyle amaca ulaşmak için her türlü ilişkiyi kesme.
Sözlükteki tanımından da anladığımız üzere boykot bir değişim yaratabilmek adına kullanılan araçlardan biridir. Toplumsal adaletsizliğe ortak olmamak adına veya kişinin bir topluluğa aitliğini göstermek için kullanılabilir. Boykot kararını vermek için dikkat edilmesi gereken iki husus var.
1. Boykotun amacı ve ulaşılmak istenen şey gerçekten uğraşmaya değer mi?
2. Bu amaca ulaşmak adına kullanılacak yöntem boykot mudur? Etkili olacak mıdır? Hedefe ulaşmayı kötü etkileme ihtimali var mıdır?
Son zamanlardaki boykot çağrılarına baktığımızda boykotun hem akademik hem de ekonomik yöntemleri olduğunu görüyoruz. Akademik boykotu, akademisyenlerin uyguladığı ve akademisyenlerin hedef olduğu iki açıdan değerlendirebiliriz.9
Akademisyenler, tepkilerini öğrencilerine destek olmak için ders işlemeyerek veya sınav yapmayarak gösterebilirler. Aynı zamanda, diğer akademisyen ve akademik kurumları da boykot edebilirler. İki durumda da boykotun etik ilkelere uygunluğu tartışılır. Boykot yaptığı için ders işlemeyen akademisyenler boykota katılmayan öğrencilerin eğitim hakkını gasp etmekten ve akademik kurumların eğitsel misyonunu zayıflatmaktan dolayı eleştirilebilir. Diğer açıdan baktığımızda ise boykot için belli başlı kişi ve kurumlarla çalışmayan akademisyenler üniversitelerin araştırma misyonunu tehlikeye atması sebebiyle eleştirilebilir. Akademinin bilgi üretkenliği iş birliğine dayandığı için boykot ile hedef gösterilen ve dışlanan kişi ve kurumlar akademik işleyişin zarar görmesine sebep olur.
Akademik boykotların amaçları sorunlu olabilir, iyi bir amaca ulaşmak için etkisiz bir yol olabilir ya da değerli bir amacı gerçekleştirmek adına yanlış yöntemlere başvurabilir. Fakat, akademisyenlerin yalnızca “ilkesel” gerekçelerle boykot gibi bir yönteme başvurmaktan bütünüyle kaçınmaları gerektiğini ileri sürmek doğru değildir. Aksine, etik olarak anlamlı ve toplumsal sorumluluğu yüksek bir hedef için akademik boykot da meşru bir mücadele aracı olabilir. Hem dünyada hem de Türkiye’de akademik boykot örneklerine baktığımızda bu tarz ayrışmaların etkisini akademisyenler ve de kurumlar arasında açık bir şekilde görebiliyoruz.
Son zamanlarda İsrail’in Gazze’deki soykırımına tepki gösteren protestolar hem ABD’de hem de Avrupa’daki üniversitelerde çoğalttı. ABD’de, Trump, ikinci başkanlık döneminde birçok köklü üniversiteye baskı uyguluyor. Üniversitelerde yapılan İsrail karşıtı protestolar sebebiyle öğrencileri, akademisyenleri ve çalışanları bütçe kesintileri ve akademik/kampüs özgürlüklerini kısıtlayarak kontrol etmeye çalışıyor. Columbia Üniversitesi yönetimi, Trump ile işbirliği yaparak ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) ajanlarının kampüse girmesine izin vermiştir. Bu sebeple protestolarda yer alan aktivist öğrenci ve mezunlardan sınır dışı edilenler olmuştur. Üniversitenin bu tutumunu destekleyen akademisyenler olduğu gibi 1.800’den fazla akademisyen, Columbia Üniversitesini boykot etme kararı almıştır. Akademisyenler, üniversitenin Trump yönetimiyle iş birliği yaparak ifade özgürlüğünü ve akademik özgürlüğü ihlal ettiğini savunmaktadır.10
İsrail’in Gazze soykırımı, Avrupa’daki birçok üniversitenin İsrail ile olan akademik iş birliklerini sonlandırmasına veya gözden geçirmesine sebep olmuştur. İspanya’daki Granada Üniversitesi, İsrailli kurumlarla öğrenci ve araştırmacı değişimlerini askıya almış ve beş Horizon Europe ve Horizon 2020 projesindeki iş birliklerini durdurmuştur. Barselona Üniversitesi ise Tel Aviv Üniversitesi ile olan iş birliği anlaşmasını feshetmiş ve Gazze’de barış ve insan haklarına saygı sağlanana kadar İsrailli kurumlarla yeni anlaşmalar yapmayacağını açıklamıştır.11
Türkiye’de ise akademik boykot, çoğu zaman öğrenci protestolarıyla iç içe geçmiş ve doğrudan dersleri, sınavları ya da akademik katılımı hedef almıştır. En yakın örnek olarak 2021 Boğaziçi direnişi verilebilir. Boğaziçi Direnişi sürecinde, öğrenciler sadece protesto gösterileri düzenlemekle kalmamış; sınavlara girmeme, dersleri boykot etme ve bazı akademisyenler de dersleri forumlara çevirme gibi pratiklerle akademik boykotun daha yaratıcı biçimlerini hayata geçirmiştir. Boğaziçi direnişi hala akademisyenlerin atanmış rektöre karşı düzenledikleri “nöbet eylemleri” ile devam ediyor.
Son protestolar ve akademik boykotun amacı ise gayet açık. Öğrenciler gözaltına alınan protestocuların serbest bırakılmasını, hukukun üstünlüğünü sağlamak adına, yargının siyasi etkilerden arındırılmış şekilde işlemesinin garanti altına alınmasını, demokratik haklarının korunmasını ve antidemokratik uygulamalardan ve yolsuzluktan sorumlu tutulan yetkililerin istifasını talep ediyorlar. Olayların başlangıcının Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesiyle başladığını düşünürsek akademik boykotun hedefe ulaşmak için doğru bir yöntem olduğunu görebiliriz. Okuyup çalışıp kazandıkları diplomanın bile ellerinden alınabileceğini gören öğrenciler, artan gelecek kaygıları ile birlikte haklarına ve geleceklerine sahip çıkıyorlar.
Bugün öğrenciler, sadece kendi gelecekleri için değil, daha adil ve özgür bir toplum için de ses çıkarıyorlar. Akademik boykot da bu mücadelenin bir parçası; sadece tepkisel değil, aynı zamanda politik bir araç. Her boykot biçimi etik olarak tartışılabilir, tartışılmalıdır da. Ama baskının ve adaletsizliğin bu kadar görünür olduğu bir ortamda sessizlik tarafsızlık değil, iktidardan yana olmaktır. Üniversiteler özgür düşüncenin, şeffaf eleştirinin ve farklılıkların bir aradalığına imkân veren yerlerse, o üniversitelerin içinde sesini yükselten öğrencilerin ve onlara omuz veren akademisyenlerin taleplerini görmezden gelmek, üniversitenin kendisini inkâr etmek olur.
[1] Dahlum, S., & Wig, T. (2021). Chaos on campus: Universities and mass political protest. Comparative Political Studies, 54(1), 3–32. https://doi.org/10.1177/0010414020926196
[2] Klemenčič, M. (2014). Student power in a global perspective and contemporary trends in student organising. Studies in Higher Education, 39(3), 396–411. https://doi.org/10.1080/03075079.2014.896177
[3] Balunović, F. (2025, Mart 20). Serbia’s student movement offers hope in dark times. Jacobin. https://jacobin.com/2025/03/serbia-student-movement-authoritarianism-protest
[4] Giebel, K. (2025, Mart 13). Will Serbia’s protest movement lead to a democratic beginning? Heinrich Böll Stiftung. https://www.boell.de/en/2025/03/13/will-serbias-protest-movement-lead-to-a-democratic-beginning
[5] Junes, T. (2023). Students take Bulgaria’s protests to the next level. Tr@nsit Online (IWM). https://www.iwm.at/transit-online/students-take-bulgarias-protests-to-the-next-level-can-they-break-the
[6] Yalçın, M. (2009). Bu öğrencilere bu işi mi öğrettiler?: Türkiye’de üniversite gençliği ve öğrenci hareketleri (1960-2000). İletişim Yayınları.
[7] Friedrich Naumann Vakfı. (2021). Türkiye’de Öğrenci Protestoları: Demokrasi ve İnsan Hakları İçin Meşru Bir Mücadele. Friedrich Naumann Vakfı. https://www.freiheit.org/turkey/legitimate-fight-democracy-and-human-rights
[9] Messina, J. P. (2021, Nisan 22). Academic boycott: A qualified defense. Blog of the American Philosophical Association. https://blog.apaonline.org/2021/04/22/academic-boycott-a-qualified-defense/
[10] In These Times. (2020, March 11). More Than 1,800 Academics Say They Will Boycott Columbia—and the Number Is Growing. https://inthesetimes.com/article/columbia-boycott-faculty-khalil-trump-ice
[11] Matthews, D. (2024, May 23). Academic boycotts over Gaza war jeopardise Israel’s place in Horizon Europe. Science|Business. https://sciencebusiness.net/news/universities/academic-boycotts-over-gaza-war-jeopardise-israels-place-horizon-europe​:contentReference[oaicite:8]{index=8}