Bir Gözaltı Hikâyesi - WhatsApp Image 2025 03 30 at 19.49.51

19 Mart darbesi ile birlikte sokağa çıkan milyonların öncülüğünü yapmaya çalışan sosyalistler, feministler, devrimciler geçtiğimiz hafta boyunca gözünü polis operasyonlarıyla açtı. Binlerce gözaltı, onlarca tutuklama, TOMA, biber gazı, şiddet, direniş, inat, heyecan ve umut… Darbe sonrası böyle de özetlenebilir elbette. Ama bu yazının konusu bir gözaltı hikâyesi. 

24 Mart Pazartesi sabahı gerçekleşen operasyon ile Bozyaka Asayiş Şube’de yolları kesişen 11 kadını ve 4 günlük gözaltı süresinin yarattığı değişimi anlatma derdiyle yazmaya başladım. 4 gün bazı şeyler için çok uzun bazı şeyler için ise oldukça kısa bir süre evet. Ama dayanışmayı örmek, kız kardeşliği büyütmek için oldukça ideal bir süre.

Her biri birbirinden farklı 11 kadının hikayelerinin buluştuğu 7. Koğuş’ta ilk defa eyleme katılan ve gözaltına alınan anne-kız da vardı, yolu defalarca o mekana düşen sosyalistler de. Ortak noktamız ise haklılığa olan inançta saklıydı. Her ne kadar ilk önce belirli gerilimler, anlamlandıramama, şok olma, hatta korkma hali olsa da en başından beri “Hiç pişman değilim” cümlesi döküldü adımını atan herkesten. Bu sürecin en güçlü yanlarından biri de  haklılığa bu denli inanmak oldu bana kalırsa. Memleket tarihinin en kritik günlerinde gerçekleşen darbeye karşı kendi sözünü söyleyen binlerle buluşmanın haklılığı ortada. Uzun zamandır toplumda biriken öfke böyle patladı. Mesele ilk baştan beri İmamoğlu ya da İBB meselesi değildi. Bir birikimin yansıması olarak çıkan hareketin coşkuyla karşılanmasının altında yatan gerçek bu.  

İşte tam da bu ruh halinden kaynaklı gerilimler, korkular, şaşkınlıklar yerini sohbetlere, şakalaşmalara, şarkılara, danslara bıraktı. Kahkahamızı duyanları kıskandıracak bir “kız neşesi” diyebiliriz buna. ☺️ Bizi oraya tıkanların gözlerinde dahi korkutmaya çalıştıkları kadınların neşesinin verdiği dehşeti görmek de güç verdi bize, birbirimize dair öğrendiklerimiz de. 

Direniş öğretir ve örgütler. Dört gün boyunca çok şey paylaştık. Gözaltı deneyimi olanlarımız, olmayanlara yol gösterdi. Polisin cinsel tacize varan aramasına ses çıkardık, bizi nezarethanede muayene etmeye çalışan hekime karşı lafımızı söyledik, ne yapmamız gerektiğini hep birbirimize sorduk, birbirimizden öğrendik, dışarı için planlar yaptık, korkuyu silip attık, nezarethanenin kedisi Veysi’yi de aramıza alıp üç kişilik yerde tam 11 kişi uyuduk, öfkelendik, umut ettik ve direndik. 

Tüm bunları yaparken ise hep “Keşke şurada bir fotoğrafımız olsa” diye geçirdik içimizden. İşte bu karikatür öyle ortaya çıktı. Bizim bir nezarethane fotoğrafımız ve büyük bir kız kardeşlik bağımız kaldı bu 4 günlük zorbalıktan geriye. 

Yani darbeye karşı haklarını, hayatlarını, iradelerini savunmak için yürüyüp gözaltına alınan onlarca insan faşizme karşı direnmeyi öğrenerek ve bu faşist zihniyete karşı örgütlülüğü kavrayarak çıktı nezarethaneden. Direnişimiz, neşemiz, kız kardeşliğimiz daim olsun. 

Hamiş: Karikatürü tamamlamak için destek olan Ulaş Gürer’e teşekkürler. 🌻


EN